Aylin Rana Aydin – İklim değişikliği, çevre, Yeşil Mutabakat gibi konular Türkiye’nin ihracatını etkileyen uzun vadeli bir konuya dönüşüyor. Bu kapsamda greenwashing (yeşil aklama) konusu da öne çıkarken, tüketiciler artık yanıltıcı reklamlarla karşılaşmamak için daha bilinçli hale geliyor. Türkiye’nin bu dönüşüme ayak uydurduğu takdirde birçok ülkenin önüne de geçebileceği ifade ediliyor.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan YAK Avukatlık Ortağı Özge Konukçu, yurtdışındaki şirketlerin çevreci ve sürdürülebilir uygulamalara odaklanarak faaliyetlerini yeniden yapılandırdığını belirtirken, bu trende ayak uydurmayan ihracatçıların, rekabet güçlerinin zayıflayabileceğini ve yeni pazarlarda başarı elde etmede zorluklar yaşayabileceğini söyledi.
Sınırda karbon düzenlemesinin 2026’da devreye gireceğinin öngörüldüğünü kaydeden Konukçu, “Ancak 2023’te bir pilot uygulama olarak başlayacak ve sadece raporlama yapılacak. 2026’dan itibaren ise bu düzenleme vergiye dönüşecek. Amacı, AB ülkelerindeki gibi karbon sertifikaları olan ve çevreye uyumlu olmayan düşük maliyetlerle üretim yapan diğer ülkelerin, ürünlerini daha düşük fiyatlarla satmasını engellemektir. Bu uygulamanın amacı, karbon salınımını azaltmayı hedefleyen ve maliyetleri yükselen şirketler dezavantajlı duruma düşmemesi” dedi.
2026’da başlayacak
Hazır olmayan ihracatçıların ihracat potansiyelinin düşebileceğini aktaran Konukçu, “İhracatçılar, vergi yüklerinin ve işletme maliyetlerinin artmasıyla karşı karşıya kalacaklar. Bu da ihracat potansiyellerini azaltabilir ve rekabet güçlerini olumsuz etkileyebilir. Bunun dışında Avrupa Birliği gibi bazı bölgelerde, şirketlerin çevresel ve sosyal konulara ilişkin belirli standartları karşılamaları gerekmektedir” dedi.
Tüketicilerin çevresel ve sosyal konulara duyarlılıklarının arttığını dile getiren Konukçu, “Yeni nesil tüketiciler, çevreye zarar veren ürünleri tercih etmeyerek sürdürülebilir ürünlere yönelmektedir. Bu durum, ihracatçıların çevreci ve sosyal açıdan sorumlu üretim ve işletme yöntemlerine geçiş yapma ihtiyacını ortaya çıkarıyor” diye konuştu.
Konukçu, şirketlerin çevreyle ilgili beyanları konusunda sorun yaşamamak için yapması gerekenleri şöyle açıkladı: “Şirketler öncelikle kendi yapılanmalarında çevreye ilişkin hususların takip edilmesi ve politikaların belirlenmesi için komiteler kurabilir. Bu komitelerin mevcut durumları saptaması kadar gelecekte oluşabilecek çevresel etkileri de saptaması oldukça önemlidir.
Risklerin görülmesi, farkındalık ve bu doğrultuda belirlenecek stratejiler oldukça önemli. Çevreye duyarlı politikaların geliştirilmesine ek olarak şirketlere özellikle beyanlarında genel ifadelere yer vermemelerini öneririz.”
Öne geçme fırsatı
Konukçu, “Türkiye bu dönüşüme ayak uydurursa, birçok ülkenin önüne geçebilir ve ithalat konusunda da başarılı olabilir. Bu, Türkiye’nin gelişmekte olan ekonomi şemsiyesi altından çıkarak öne geçebilmesi için güzel bir fırsat olabilir” dedi.